Araştırma çerçevesinde hanelerde yaşayan kadınların genel olarak şiddete bakışları ve tecrübelerinin yanı sıra, şiddet gördükten sonra sığınma evlerinden yararlanan kadınların da maruz kaldıkları sürecin detaylarının tespiti ve bir destek mekanizması olarak sığınma evleri hakkındaki kanaatlerinin tespiti amacıyla 1038’i araştırmanın Küçükçekmece ve Üsküdar ilçelerinin genel popülasyonunu yansıtan ve 30’u sığınma evlerinden yararlanmış olanlar olmak üzere toplam 1068 18 yaş ve üzeri kadın ile 17 Kasım-7 Ekim 2014 tarihleri arasında PAPI-Paper and Pencil İnterviewing-Kağıt Kalem Destekli Yüzyüze Görüşme yöntemiyle gerçekleştirilmiştir.
Araştırma sonuçlarına göre tokat ve dayak katılımcıların %99’unun gözünde şiddet olarak değerlendirilmiştir. Cinsel beraberliğe zorlama katılımcıların %94’ü tarafından, evliliğe zorlanma ise %91’i tarafından şiddet olarak görülmektedir. Zorla çalıştırılmanın şiddet olduğunu düşünen katılımcıların oranı %86 iken, kadının ev dışında çalışmasını kısıtlamayı şiddet olarak görenlerin oranı %57 ile son sırada gelmektedir. Kadının gelirine el koymayı şiddet olarak değerlendirenler %76, erkeğin karısına özel ihtiyaçları için harçlık vermemesini şiddet olarak görenlerin oranı ise %57’dir.
Katılımcıların genel olarak kısıtlamaları şiddet olarak değerlendirme oranlarının düşük olduğu gözlemlenmektedir; aile ve yakınlarla görüşmeyi kısıtlamayı ve evden dışarı çıkmayı yasaklamayı şiddet olarak görenlerin oranları %67’dir.
Kadınların %95’i sığınma evlerinden haberdar olduklarını belirtmiştir. Ancak sığınma evleri konusunda bilgi sahibi olan bu kadınların %39’u bu evlerin aile içi şiddete çözüm olduğunu düşünürken %55’i sığınma evlerinin şiddete karşı bir çözüm olmadığını belirtmişlerdir. Katılımcılara kendilerinin aile içi şiddete maruz kalmaları halinde sığınma evlerine gitmeyi tercih edip etmedikleri sorulduğunda kadınların %56’sının sığınma evine gitmek istemeyeceğini belirttiği, %38’inin ise böyle bir seçeneğe sıcak baktığı görülmüştür. Kadınların %6’sı ise fikir belirtmemiştir.
Katılımcılara hayatlarının her hangi bir döneminde şiddete maruz kalıp kalmadıkları sorulduğunda katılımcıların %44’ünün şiddet gördüğünü belirttikleri görülmüştür. Katılımcıların %56’sı ise şiddete maruz kalmadıklarını söylemişlerdir.
Katılımcılara ne sıklıkla bu bireylerin şiddetine maruz kaldıkları sorulduğunda kadınların genel olarak “çok seyrek” veya “ara sıra” şeklinde cevap verdikleri görülmüştür. Ancak şiddet uygulayıcılar arasında şiddet sıklığı en fazla olan bireylerin aile büyükleri olduğu, bunu abi ve kardeşlerin takip ettiği gözlemlenmiştir. Bu bireyleri ise sırasıyla kayınvalideler, kayınpederler ve kayınbiraderler takip etmektedir. Eşten görülen şiddetin sıklığı en fazla “ara sıra” (%43) seçeneğiyle ifade edilmiştir. Eşinden sürekli olarak şiddet gördüğünü belirtenlerin oranı ise %10’dur.
Katılımcılara hanelerinde görülen şiddetin nedenlerinin ne olduğunu düşündükleri sorulmuştur. Katılımcıların yarısı (%50) iletişim sorununu dile getirmiş, %37’si ise evdeki şiddetin nedeni olarak ekonomik sıkıntılardan bahsetmiştir. Eşinin ruhsal problemleri olduğu gerekçesiyle ailesinde şiddet yaşandığını söyleyenlerin oranı %18, eşinin alkol bağımlılığını şiddet nedeni olarak belirtenlerin oranı %13’tür. Şiddet gören kadınların %10’u aile büyükleri ve akrabaları, %9’u aralarında sevgi olmayışını, %8’i ise cinsel sorunlarını aile içi şiddetin nedeni olarak dile getirmişlerdir.
Araştırmaya dair detaylı bulgular ilişikte “Türkiye’de Kadın ve Şiddet Bilgi, Algı ve Davranış Araştırması” raporunda yer almaktadır.