Korona Virüsü Salgını Algı ve Tutum Araştırması
9-18 Mayıs 2020 tarihleri arasında toplam 26 ilde yaşayan kişilerle CATI (Bilgisayar Destekli Telefon Anketi) yöntemi ile anket uygulanması şeklinde 2043 kişi ile Korona Virüsü Salgını Algı ve Tutum Araştırması gerçekleştirilmiştir.
Aşağıda yer alan indir butonuna basılarak raporun tamamına erişilebilmektedir.
Suriyeliler Barometresi Araştırması
Suriyeliler Barometresi-2017 araştırması Türkiye genelinde hem yerel (Türk) toplum hem de Suriyeliler ile barometre oluşturmak amacıyla kapsamlı bir kamuoyu araştırması olarak T.C. Vatandaşları ile NUTS-2 düzeyinde 26 ilde yaşayan 18 yaş ve üzeri yaş gruplarıyla 2.089 kişiyle 3-14 Nisan 2017 tarihleri arasında CAPI – Computer Assisted Personal Interview-Bilgisayar Destekli Yüzyüze Görüşme yöntemiyle yapılmıştır. Diğer taraftan Türkiye örneklemine uygun olarak kamplardan 348 hane ( 6 ilde), kamp dışından 887 hane (10 ilde) olmak üzere toplamda 1.235 haneden 7.591 Suriyeliye hane bazlı anket uygulanmıştır. Bu hane halkı sayısının 624’ ü sınır illerinde kamp dışında, 348’i sınır illerinde kamplarda, 263’ü ise diğer bölgelerde yaşayanlarla 31 Haziran-3 Temmuz 2017 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir.
Çoklu yanıtlama seçeneği çerçevesinde Türk toplumuna 10 farklı seçenek ile ülkedeki Suriyelileri nasıl tanımlayabilecekleri, bunun için en uygun ifadenin ne olacağı sorulmuştur. Gelen cevaplar arasında % 57,8 ile en çok “zulümden/savaştan kaçan mağdur insanlar” tanımlaması yapılmıştır. Bu cevabı takip eden üç cevap ise “ötekileştirme” ve yaygın endişeleri ortaya koymaktadır. Türk toplumu Suriyelilerin %43 ile “Bize yük olan insanlar”; %39 ile “Bize ileride çok sorun açacak tehlikeli insanlar” olduğunu düşünmektedir. Suriyelileri “Dilenciler/sadece yardımlarla yaşayan insanlar” olarak tanımlayan % 24,4’lük bir grup daha söz konusudur. Bütün bunlar olumsuz algının ve Türk toplumunun Suriyelilere karşı duyduğu endişenin somut bir yansıması olarak görmek mümkündür. Ayrıca yaklaşık % 25’lik bir oran ile Suriyelilerin “dilenci” ya da “yardımla yaşayan insanlar” olarak görülmesi, 2011 yılından bu yana yaratılmış bazı algı ve etiketlerin ortadan kalkmadığını göstermektedir. “Din kardeşlerimiz” ve “ülkemizdeki misafirler” tanımlamaları ise % 20’şer destek almaktadır. “Bizden oldukça farklı ve bize yabancı insanlar” şeklinde ötekileştirici yaklaşım 7. sırada ve % 18 ile desteklenmektedir. Ankette Suriyeliler “İş gücü sömürülen insanlardır” seçeneğine ilgi ise % 14,3 düzeyinde gerçekleşmiştir.
Ortaya çıkan tablo incelendiğinde, vatandaşların Suriyelilere sosyal mesafeleri “çok uzak” %36,1 , “uzak” %26,8 , “ne uzak ne yakın” %17,5 , “yakın” %10,6 , “çok yakın” %9 olarak bulunmuştur. Başka bir anlatımla, Türk toplumunun % 62,9’u “uzak” ve “çok uzak” hissederken, % 19,6’sı “yakın” ve “çok yakın” hissini ortaya koymaktadır.
https://mmuraterdogan.files.wordpress.com/2016/06/suriyeliler-barometresi-yc3b6netici-c3b6zeti.pdf
Türkiye'de Ekmek İsrafı Araştırması
“Ekmek İsrafı ve Tüketici Alışkanlıkları” araştırmasının temel amacı ülkemizdeki ekmek üretimi, tüketimi ve bu ikisi arasındaki fark olan israf miktarının belirlenmesi ve ekmek israfına yol açan faktörler ile hane ve farklı kurumlardaki ekmek israfının boyutlarının belirlenmesine yönelik 2012 yılında yapılan araştırmanın sonuçları doğrultusunda 17 Ocak 2013 tarihinde başlatılan Ekmek İsrafını Önleme Kampanyası’nın etkinliğinin ölçülmesi ve israf miktarlarındaki trendin belirlenmesidir.
Bu kapsamda 8 Mart-29 Kasım 2013 tarihleri arasında Türkiye Genelinde NUTS-1 düzeyinde 12 il (Adana, Ankara, Bursa, Erzurum, Gaziantep, İstanbul, İzmir, Kayseri, Malatya, Samsun, Tekirdağ, Trabzon) kent merkezlerinde 257 fırın, 53 personel yemekhanesi, 53 öğrenci yemekhanesi, 473 kurumlarda yemek yiyen kişiyle, 632 lokanta ve otel de yetkililerle görüşülmüş, 1.648 hanede toplam 5.652 aile bireyinin yemek yeme durumu ve ekmek tüketimi hakkında yüzyüze görüşmelerde anket uygulaması yöntemiyle anketler gerçekleştirilmiştir.
Hanelere alınan günlük ekmek miktarı hane başına 3,33 adet olarak tespit edilmiştir. Kişi başına ekmek alımı ise 1 adet ekmeğe çok yakındır. Günlük alınan ekmeklerin ortalama %1,11’i bayatladıktan sonra uygun şekilde (insan gıdası olarak) değerlendirilemeyerek israf edilmektedir. Ancak unutulmamalıdır ki değerlendirme sorusuna verilen yanıtta hemen hemen hiç “çöpe atıyoruz” seçeneği çıkmaz iken üretim ve satış miktarları arasındaki fark (% 4,5), toplam değerlendirme oranından (% 2,2) fazladır. İki değer arasındaki fark (toplam üretimin % 2,3’ü) üretilip satılamayan, ancak yeniden değerlendirme bilgileri içinde de yer almayan ekmeklere denk gelmektedir. Aradaki farkın çöpe atıldığı halde fırın yetkililerince beyan edilmiyor olması mümkündür. İsraf edilen ekmeğin yaklaşık %98’i hayvan yemi olarak, geri kalanı da çöpe atılarak israf edilmektedir.
2012 itibarı ile ülkede günlük 101 milyon olan ekmek üretimi, 2013’te 90,9 milyon adede gerilemiştir. Bu miktarın 86 milyon adedi insan gıdası olarak tüketilmekte, 4,9 milyon adedi ise hayvan gıdası olarak veya çöpe atılarak israf edilmektedir. Bu israf miktarı 2012’ye kıyasla 1 milyon adet azaldığı görülmüştür. İsraf gerek kurumlarda gerekse de hanelerde bayatlayan ekmeklerin uygun şekilde değerlendirilemeyerek hayvan yemi olarak kullanılmasını veya çöpe atılmasını içermektedir.
Araştırma sonuçlarının detaylı olarak yer aldığı “TMO 2013 Türkiye’de Ekmek İsrafı Kitabı” http://www.ekmekisrafetme.com/UploadResim/EkmekYayinlar/ArastirmaKitabi/ArastimaKitabi2013.pdf linkinde yer almaktadır.
Türkiye'de Ekmek İsrafı Araştırması
“Ekmek İsrafı ve Tüketici Alışkanlıkları” araştırması ile gerek ekmek tüketimi ve israfı ile ilgili durumun gerekse ekmek ile ilgili tutum ve bilgi düzeyinin ölçülmesi amaçlamıştır. Bu kapsamda Mart 2012’de Türkiye Genelinde NUTS-1 düzeyinde 12 il (Adana, Ankara, Bursa, Erzurum, Gaziantep, İstanbul, İzmir, Kayseri, Malatya, Samsun, Tekirdağ, Trabzon) kent merkezlerinde 252 fırın, 53 personel yemekhanesi, 53 öğrenci yemekhanesi, 552 kurumlarda yemek yiyen kişiyle, 611 lokanta ve otel de yetkililerle görüşülmüş, 1.589 hanede toplam 5.662 aile bireyinin yemek yeme durumu ve ekmek tüketimi hakkında yüzyüze görüşmelerde anket uygulaması yöntemiyle anketler gerçekleştirilmiştir.
Hanelere alınan günlük ekmek miktarı hane başına 3,65 adet olarak tespit edilmiştir. Kişi başına ekmek alımı ise 1 adet ekmeğin çok az üstündedir. Günlük alınan ekmeklerin ortalama %2,9’u (yaklaşık 0,1 adet ekmek) bayatladıktan sonra uygun şekilde (insan gıdası olarak) değerlendirilemeyerek israf edilmektedir. İsraf edilen ekmeğin yaklaşık %90’ı hayvan yemi olarak, geri kalanı da çöpe atılarak israf edilmektedir.
2012 itibarı ile ülkede günlük 25.295 ton ekmek üretilmekte, bu miktar 101 milyon adet 250 gr’lık standart ekmeğe denk gelmektedir. Bu miktarın 23.809 tonu (95 milyon adet ekmek) insan gıdası olarak tüketilmekte, 1.486 tonu (5,9 milyon adet ekmek) ise hayvan gıdası olarak veya çöpe atılarak israf edilmektedir. Ekmek israfı, gerek kurumlarda gerekse de hanelerde bayatlayan ekmeklerin uygun şekilde değerlendirilemeyerek hayvan yemi olarak kullanılmasını veya çöpe atılmasını içermektedir.
Araştırma sonuçlarının detaylı olarak yer aldığı “TMO 2012 Türkiye’de Ekmek İsrafı Kitabı” ilişikteki dosyada yer almaktadır.
Türkiye'de Kadın ve Şiddet Bilgi, Algı ve Davranış Araştırması
Araştırma çerçevesinde hanelerde yaşayan kadınların genel olarak şiddete bakışları ve tecrübelerinin yanı sıra, şiddet gördükten sonra sığınma evlerinden yararlanan kadınların da maruz kaldıkları sürecin detaylarının tespiti ve bir destek mekanizması olarak sığınma evleri hakkındaki kanaatlerinin tespiti amacıyla 1038’i araştırmanın Küçükçekmece ve Üsküdar ilçelerinin genel popülasyonunu yansıtan ve 30’u sığınma evlerinden yararlanmış olanlar olmak üzere toplam 1068 18 yaş ve üzeri kadın ile 17 Kasım-7 Ekim 2014 tarihleri arasında PAPI-Paper and Pencil İnterviewing-Kağıt Kalem Destekli Yüzyüze Görüşme yöntemiyle gerçekleştirilmiştir.
Araştırma sonuçlarına göre tokat ve dayak katılımcıların %99’unun gözünde şiddet olarak değerlendirilmiştir. Cinsel beraberliğe zorlama katılımcıların %94’ü tarafından, evliliğe zorlanma ise %91’i tarafından şiddet olarak görülmektedir. Zorla çalıştırılmanın şiddet olduğunu düşünen katılımcıların oranı %86 iken, kadının ev dışında çalışmasını kısıtlamayı şiddet olarak görenlerin oranı %57 ile son sırada gelmektedir. Kadının gelirine el koymayı şiddet olarak değerlendirenler %76, erkeğin karısına özel ihtiyaçları için harçlık vermemesini şiddet olarak görenlerin oranı ise %57’dir.
Katılımcıların genel olarak kısıtlamaları şiddet olarak değerlendirme oranlarının düşük olduğu gözlemlenmektedir; aile ve yakınlarla görüşmeyi kısıtlamayı ve evden dışarı çıkmayı yasaklamayı şiddet olarak görenlerin oranları %67’dir.
Kadınların %95’i sığınma evlerinden haberdar olduklarını belirtmiştir. Ancak sığınma evleri konusunda bilgi sahibi olan bu kadınların %39’u bu evlerin aile içi şiddete çözüm olduğunu düşünürken %55’i sığınma evlerinin şiddete karşı bir çözüm olmadığını belirtmişlerdir. Katılımcılara kendilerinin aile içi şiddete maruz kalmaları halinde sığınma evlerine gitmeyi tercih edip etmedikleri sorulduğunda kadınların %56’sının sığınma evine gitmek istemeyeceğini belirttiği, %38’inin ise böyle bir seçeneğe sıcak baktığı görülmüştür. Kadınların %6’sı ise fikir belirtmemiştir.
Katılımcılara hayatlarının her hangi bir döneminde şiddete maruz kalıp kalmadıkları sorulduğunda katılımcıların %44’ünün şiddet gördüğünü belirttikleri görülmüştür. Katılımcıların %56’sı ise şiddete maruz kalmadıklarını söylemişlerdir.
Katılımcılara ne sıklıkla bu bireylerin şiddetine maruz kaldıkları sorulduğunda kadınların genel olarak “çok seyrek” veya “ara sıra” şeklinde cevap verdikleri görülmüştür. Ancak şiddet uygulayıcılar arasında şiddet sıklığı en fazla olan bireylerin aile büyükleri olduğu, bunu abi ve kardeşlerin takip ettiği gözlemlenmiştir. Bu bireyleri ise sırasıyla kayınvalideler, kayınpederler ve kayınbiraderler takip etmektedir. Eşten görülen şiddetin sıklığı en fazla “ara sıra” (%43) seçeneğiyle ifade edilmiştir. Eşinden sürekli olarak şiddet gördüğünü belirtenlerin oranı ise %10’dur.
Katılımcılara hanelerinde görülen şiddetin nedenlerinin ne olduğunu düşündükleri sorulmuştur. Katılımcıların yarısı (%50) iletişim sorununu dile getirmiş, %37’si ise evdeki şiddetin nedeni olarak ekonomik sıkıntılardan bahsetmiştir. Eşinin ruhsal problemleri olduğu gerekçesiyle ailesinde şiddet yaşandığını söyleyenlerin oranı %18, eşinin alkol bağımlılığını şiddet nedeni olarak belirtenlerin oranı %13’tür. Şiddet gören kadınların %10’u aile büyükleri ve akrabaları, %9’u aralarında sevgi olmayışını, %8’i ise cinsel sorunlarını aile içi şiddetin nedeni olarak dile getirmişlerdir.
Araştırmaya dair detaylı bulgular ilişikte “Türkiye’de Kadın ve Şiddet Bilgi, Algı ve Davranış Araştırması” raporunda yer almaktadır.
Türkiye Aile Yapısı Araştırması
Türkiye’de Aile Yapısı Araştırması (TAYA 2011), 2006 yılında şimdi mülga olan ASAGEM Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü (Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğü) ile TUİK tarafından gerçekleştirilmiş olan “Aile Yapısı Araştırması”nın devamı niteliğinde tarafımızdan hanelerin ve bireylerin demografik, biyografik özellikleri ve Türkiye’deki ailelerin güncel durumlarını orta çıkarmak amacıyla Türkiye kent/kır, Türkiye İBBS1 (NUTS1 düzeyindeki12 bölge) ve üç büyük il (İstanbul, Ankara, İzmir) bazında tahmin verebilecek biçimde TÜİK’ten Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS 2010) üzerinden temin edilen 16.500 adreste Ağustos-Ekim 2011 tarihleri arasında PAPI-Paper and Pencil Interviewing-Kağıt Kalem Destekli Yüzyüze görüşmelerde anket uygulaması şeklinde gerçekleştirilmiştir.
Yapılan araştırma sonucunda Türkiye’de hane halkı büyüklüğü 3,59 kişidir. Düşük SES düzeyinde 3,89 kişi olan hanehalkı büyüklüğü orta SES düzeyinde 3,52 kişiye ve üst SES düzeyinde ise 3,19 kişiye düşmektedir.
Yanı sıra Türkiye’deki en yaygın aile tipi çekirdek ailedir (%68,6). Türkiye’deki ailelerin % 51’i ise tam çekirdek ailedir. Ülkemizde geniş aile yapısı varlığını sürdürmekle birlikte oranı düşüktür (%10,1).
Kümeleme analizi ile tespit edilen ayrımlara göre en düşük gelir kümesi aylık 430 TL’den daha düşük gelire sahip hanelerdir (%6,4). Bu hanelerde asgarî ücretli dahî bulunmamakta, söz konusu haneler büyük ölçüde geçici, mevsimlik veya marjinal işler yapan bireylerden oluşmaktadır. Bu grubu geleneksel SES ayrımlarında E grubu olarak dahî nitelendirmek yanlış olacaktır. İkinci küme, geliri 450-810 TL aralığında olup (%32,1), en az bir asgarî ücretli bireye veya birden fazla gelir getiren üyeye sahip hanelerdir. Bu küme ülkedeki en kalabalık grup 148 Türkiye’de Aile Yapısı Araştırması 2011 olup, neredeyse hanelerin üçte birini kapsamaktadır. Hemen bir üstte bulunan 812-1.200 TL gelir aralığı ise (%23) ülkedeki ikinci en kalabalık grup olarak tüm hanelerinde dörtte birinden azını içermektedir. Sırasıyla 1.250-1.870 TL gelir grubu (%16,9) ve 1.900-3.060 TL grubu (%16,5) üçünde ve dördüncü kalabalık kümeleri oluşturmaktadır. Öte yandan 3.200-5.500 TL gelir aralığı (%3,9) en küçük ikinci kümeyi oluşturmakta, en küçük küme ise aylık hane geliri 5.600 TL ve üzerinde olan (%1,2) haneleri kapsamaktadır.
Hanelerin statülere dağılımı ise üst statü %13,4 orta statü %40,2 ve alt statü %46,4 iken hane fertlerinin statülere dağılımı üst statü %11,7 orta statü %11,7 ve alt statü %49,5’tir.
Araştırmaya dair tüm bulgular ilişikte "Türkiye’de Aile Yapısı Araştırması Kitabı" dosyasında yer almaktadır.
Türkiye Sağlık Okuryazarlığı Araştırması
Rapor için linke tıklayınız.
https://sbu.saglik.gov.tr/Ekutuphane/kitaplar/SOYA%20RAPOR.pdf
Referandumda Seçmen Davranışı Araştırması Raporu
16 Nisan 2017 tarihinde yapılacak olan Türkiye Anayasa Değişikliği Referandumu öncesi "Seçmen Davranışlarını" ölçümlemek amacıyla
5-10 Nisan 2017 tarihleri arasında NUTS-2 Düzeyinde 26 ilde yaşayan 18 ve üzeri yaş gruplarıyla hanelerde yüzyüze görüşmelerde
anket uygulaması şeklinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın örnek büyüklüğü %95 güven düzeyinde %1,51 hata payıyla 4.189'dur.
Araştırma sonucunda sandığa gitmeyecek, kararsız ve cevap vermeyenler dağıtıldığında Evet %52 Hayır %48 olarak tahmin edilmiştir.
Araştırmaya dair önemli bulgular ilişikte "Referandumda Seçmen Davranışı Araştırması Raporu" dosyasında yer almaktadır.